Tüm Hizmet İş Sendikasından, Başkent Platformuna Anlamlı Ziyaret…

img

“İnsanı çok önemsiyoruz, emeği önemsiyoruz, hak ve adaleti önemsiyoruz. Bu sebeple bu gün gücümüze güç katmak için buradayız, çünkü Başkent Platformunun misyonu olan “İnsanı Yaşatki, Devlet Yaşasın”,  “Devletin Sahibi Millettir” anlayışı bizimde kabul ettiğimiz bir anlayıştır.”

ANKARA (Sivil İnisiyatif)Zeliha Sorkunlu- Tüm Hizmet İş Sendika Başkanı Necati Oruç sendika olarak bizlerde, merkeze insanı koyduk ve öyle yola çıktık. İnsanı çok önemsiyoruz, emeği önemsiyoruz, hak ve adaleti önemsiyoruz. Bu sebeple bu gün gücümüze güç katmak için buradayız, çünkü Başkent Platformunun misyonu olan “İnsanı Yaşatki, Devlet Yaşasın”,  “Devletin Sahibi Millettir” anlayışı bizimde kabul ettiğimiz bir anlayıştır.

Daha sonra Necati Oruç Tüm Hizmet İş Sendikası hakkında Başkent Platformunu genel başkanına bilgiler verdi.

Bizler tüm iş olarak, emeğin mazlumlaşmış efendilerini, göğüsleri gururla kabaran zenginliğin üreticisi bireyler haline dönüştürmek için kurulduk.

Ehil olmayanlar işbaşına getirilirse, kötülüğünden korkup zalime hürmet edilirse, gayrı meşru ilişkilere girilirse, haram yeme çoğalırsa, devlet emeksiz, emekçi güçsüz bırakılırsa sendikal hareket gelişemez. 21. yüzyılda bu gün gelinen noktada, işaret edilen ciddi olumsuzluklar süreç içinde kendiliğinden oluşmuştur. “Kişinin yediğinin en helali, el emeği ve meşru olan alış-verişten temin ettiği kazancıdır” şiarıyla hareket etmeyen sendikaların durumu içler acısıdır.

Ayrıca Emanete riayet etmeyenin, imanı yoktur. Onun namazı da, zekatı da kabul olmaz.

Bu gün mevcut sendikaların çoğunluğu, yeni heyecan ve yenilik üretmekten yoksun, bilgiyi ve fikri küçümseyen tavır içinde olduklarından, ruhunu ve fikri gençliğini yitirmiş, her geçen gün sendikal güçlerini, tepkilerini, hareket kabiliyetlerini ve dinamizmini yitirmişlerdir.

Algısız ve sosyal yaşam desteği vermeden yalnız aidat toplayıp, gelir grafiğiyle ilgilenen ve parasal durumu idare eden sömürü sistemlerine dönüşmüşlerdir. Neredeyse yeni fikirlere, yeni önerilere tamamen kapanmışlar, sendikal lider yetiştiremez hale gelmişlerdir. Kendi şaşaalı durumlarını korumak adına, hukukun üstünlüğünü ve anayasal bir hakkı hiçe sayarak, farklı entrikalarla maddi olanakları güçlenen 4857 Sayılı İş Kanununa tabi üç adet konfederasyondan ve mevcut sendikalardan başkaları kurulmasın diye, baraj adı altında türlü kotalar oluşturmuşlar, sendikal hareketin önünü kapatmaya çalışmışlardır.

Kota koymaya ortak olanlar bir halk suçu işlemişlerdir. Bu nedenle suçlu ve aynı zamanda da çok güçlüdürler. Güçlü olmak demek, haklı olmak demek değildir. Geri kalmış olan Sendikalaşmanın haksızlıklarını, eksiklerini, yapılan hataları ve yanlışları bir, bir halkımızın ve ücretli emekçinin önüne serme zamanı gelmiştir.

Tüm Hizmet İş Sendikası olarak bizler, dünya konjonktüründe son teknolojik gelişmelerle beraber, sosyal hak ve özgürlüklerin de değişim sürecine girdiğini, eski, köhne bir yenilik getirmeyen kör ve duyarsız yöntemleri unutarak, yeni, yenilikçi, inovatif düşünce, kir ve eylemlerin acilen uygulanmasının  gerektiğine inanıyoruz.

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sosyal hak ve güvencelerin korunması ile ilgili alınan tedbirlerin az ve farklı amaçlara yönelik uygulandığını bilmeyen yoktur.

Dünyadaki mevcut Sendikaların çoğunluğu, şahsi kazanç̧, israf, savurganlık, lüks ve ihtişamla yönetildiğinden, kendi yörüngesel aksiyonları ile gençlikten uzaklaşmışlar, mevcut sistemleri yaşlanmış, heyecan ve dinamizmini yitiren örgütler haline gelmişlerdir.

Dünyanın 16’ncı ekonomisine sahip, sanayileşmekte olan ülkemizde Sendikalar bundan farklı olmamakla birlikte, “müktesep hak sendikacılığı” gibi bir anlayışla mevcut durumlarını korumaya dönük bir direnç göstermekteler.

Sendikal hareketler, mevcut durumu korumaya yönelik oluşturdukları tutum ve ilkeleriyle, ikili ve çoklu diyalog ve bin bir emekle üretilen lobi faaliyetleriyle kazanılmış̧ hakları koruyamamakta, her geçen gün kan kaybetmekte ve gerilemekte, yapılanlarda yetersiz kalmaktadır.

Bu ve bunlara benzer olumsuzluklar ekonomimizi ve üretimimizi etkilemekte, emeğin oluşumunda bedenen, ruhen ve kren değişim ve dönüşümlerde duraksamalara da neden olmaktadır. Süreç̧ içinde emeğin karşılığı sosyal, hak ve özgürlükler, toplumsal kaoslar, tartışmalar, kavgalar ve mitinglerle alınmaya çalışılmış, emekçi direndikçe işveren ve hükümetlerde direnmiş, emeğin hakkı verilmede cimri davranılmıştır.

Bizler Tüm Hizmet İş Sendikası olarak, hiçbir yasa dışı işin veya kuruluşun taşeronu olmayacağız.

Ülkemizin birlik ve beraberliğini bozucu, kardeşliğini zedeleyici eylemlere izin vermeyecek, bilhassa bütünlüğünü destekleyici tedbirler ve söylemler içinde olacağız.” Dedi.

Başkent Platformu Genel Başkanı Dr.Mustafa Kurt, Ziyaretten Duyduğu Memnuniyeti Dile Getirdi...

Kurt;   Başkent Platformu 2007 Yılında Ata Mirasımız "İnsanı Yaşatki, Devlet Yaşasın" Anlayışına Hizmet Etmek İçin Kurulmuştur...

Bilindiği üzere Başkent Platformu olarak bizler misyonumuzun özeti olan, "İnsanı Yaşatki, Devlet Yaşasın", "Devletin Sahibi Millettir" tir… Anlayışı ile Ulusal ve Uluslararası Arenada, Devlet Millet Adına Hizmet Etmekteyiz.

10 yıl önce çıktığımız bu kutlu yolda merkeze insanı koyarak milli hafızaya dönmemiz gerektiğini “Devletin Sahibinin Millet Olduğunu”, Devletimizin ilelebet payidar olması için “İnsanı Yaşatki, Devlet Yaşasın” anlayışına dönmesi gerektiğini her platformda savundu çünkü “Devletin Sahibi Millettir”.

Bizler Diyoruz ki; Üst kimliğimiz "Özgürlüğümüzdür" Özgürlüğümüzün Simgesi ise, Ay Yıldızlı Bayrağımızdır.

Unutmayalım ki; Bu Günler Milletimiz İçin Birlik ve Beraber Olma Günleridir..

Misyonumuz olan; “Devletin Sahibi Millettir”, “İnsanı Yaşatki, Devlet Yaşasın” anlayışına gönül vermiş 1200 Sivil Toplum Kuruluşu ile birlikte 15 Temmuz İhanet Gecesinde "Karanlık Geceyi Aydınlatan Milletimize Selam Olsun” diyerek meydanlara indik ve milletimizle beraber milli iradeye sahip çıktık.

Bilinmelidir ki, ülkemizde yaşananlar basit bir terör sorunu veya sonucu değildir!

Uluslararası güçlerin ittifak ederek, ülkemizi bölme parçalama ve yok etme planlarının ta kendisidir…

Hedef Ülke Türkiye ve Son Kale Türkiye…Mazlumların ve Müslümanların Tek Sığındığı Türkiye…

Bu Sebeple İçeride Kanı Bozuk Soysuzlar,  Dışarıda Uluslararası Güçler… Yani Oyun Çok Büyük..

Ülkemizde, sayıları az da olsa, dönme devşirme ve sabatayların desteği ile… Beraberinde,bölücü örgütler…. Paralel örgütler…. Sözde aydınları….. Sözde siyasetçiler.. Sözde bir kısım medya.. ve benzerleri sayesinde Türkiye üzerinde büyük bir operasyon gerçekleştirmek için tüm terör örgütlerini üzerimize saldılar… Mazlumların Son Kalesi Türkiye’yi bölmek parçalamak hatta yok etmek istiyorlar.

‘’Hedef ülke Türkiye’’ Mazlumlara kapılarını açtığı için, büyük oyunu bozduğu için, Türk milletine bedel ödetmek istiyorlar. Bizlerde Millet olarak, Milli irade meydanlarda, “Devletin Sahibi Millettir” diyerek, dost düşman herkese gereken cevabı vermiştik; lakin sorunların çözümü için her şeyi devletten iktidardan yada yöneticilerden beklemenin sakat bir anlayış olduğunu düşünüyoruz ve diyoruz ki; sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, vatandaşlarımız, siyasi partilerimiz söz konusu vatan olduğun da tek vücut olmalı ve bu şer güçlere karşı birlikte mücadele etmelidir..

Tüm Hizmet İş Sendikası olarak sizlerde, “İnsanı Yaşatki Devlet Yaşasın” anlayışına gönül vermiş 1200 kardeş sivil toplum kuruluşuna katılmanız Başkent platformu ailesi olarak bizleri ziyadesi ile memnun etmiştir.

Daha sonra Kurt; 15 Temmuzun yıldönümüne az kaldı. Başlattığımız kampanya çerçevesinde 15 Temmuz günün anısına Türk bayrağını Tüm Hizmet İş Sendikası adına size taktim etmek istiyorum. Dedi..