Bakan Şimşek: Türkiye ekonomisinde kırılganlıkları azalttık
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, "Biz şuna inanıyoruz, Türkiye ekonomisinde kırılganlıkları azalttık, makro finansal istikrarı sağladık. Başladığımız noktaya göre Türkiye ekonomisi daha az kırılgan, makro finansal istikrar daha güçlü." dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD) "2024 Yılı Değerlendirmesi 2025 Yılı Beklentileri" programındaki konuşmasında, Türkiye ve dünya ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kısa vadede dünya ekonomisinde Türkiye ekonomisi açısından önemi olan ve ülkeyi etkileyen konulara değinen Şimşek, 2025'te Avrupa Birliği ve Türkiye'nin yakın coğrafyasında büyümenin hızlanmasının beklendiğini anımsattı.
Şimşek, bunun gerçekleşmesi durumunda dış talep, ihracat açısından bunun olumlu bir trend olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bu durum, Türkiye'nin programını, büyümesini, ihracatını destekleyici bir trend. Avrupa ve ABD'nin ekonomi politikalarında belirsizliklerde bir artış var, önemli ölçüde siyasi dinamiklerden kaynaklanıyor, küresel enflasyondaki düşüş ise bizim için destekleyici. Daha uygun kısa vadeli finansal koşullar, OVP'yi de ekonomik aktiviteyi de destekleyici nitelikte. Bizi en yakından ilgilendiren petrol, doğal gaz gibi emtia fiyatlarında bugün itibarıyla reel artış öngörülmüyor.
"2023, 2024'e göre 2025'te dünyada enflasyon düşmeye devam edecek"
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dünyada enflasyonda düşüşün devam ettiğini belirterek,"2023, 2024'e göre 2025'te dünyada enflasyon düşmeye devam edecek, öngörülen rakam ortalama yüzde 4,3. Gelişmiş, ABD gibi Avrupa Birliği gibi bölgelerde yüzde 2 civarına inmesi bekleniyor. Bu gerçekleşirse hem Avrupa Merkez Bankası hem Amerika Merkez Bankasının kısa vadeli faiz oranlarının düşük seyretmesi, daha da düşmesi beklenir." değerlendirmesinde bulundu.
Uzun vadeli borçlanma faizlerinin ise şu anda yukarı yönlü olduğunu dile getiren Şimşek, bunun belirsizliği yansıttığına dikkati çekti.
Şimşek, "20 Ocak'tan sonra ABD'de bu belirsizlik azalacak gibi, o zaman esas uzun vadeli faizlere ilişkin bir değerlendirme yapmak daha kolay olacak." dedi.
Emtia fiyatlarında 2025'te önemli bir değişiklik öngörülmediğini aktaran Şimşek, jeopolitik gerginliklerde hızlı bir artış olduğunu, finans piyasalarının, sermaye piyasalarının bunu pek dikkate almadığını, etkilerinin sınırlı olacağını düşündüğünü belirtti.
"Türkiye, toplam borcun milli gelire oranında daha avantajlı"
Bakan Şimşek, borçlulukla ilgili göstergelere de değinerek, "Küresel borcun milli gelire oranı yüzde 326. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 400'e yakın. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 245. Türkiye'nin hane halkının, şirketlerinin, finans sektörünün ve devletin toplam borcunun milli gelire oranı yüzde 95. Bize benzer ülkelerde bu oran yüzde 245, dünya ortalaması yüzde 326. Bu şu demek; Türkiye o anlamda da avantajlı, yani borç kaynaklı finansal piyasalarda stres riski daha düşük." diye konuştu.
Dünya nüfusunun hızla yaşlanmasından bahseden Şimşek, Türkiye'de bu hızın son yıllarda arttığını, bundan sonraki dönemde de artışın devam edeceğini söyledi.
Şimşek, Türkiye'deki doğurganlık oranının hızlı düşmesine işaret ederek, "O nedenle bizim önemli yapısal dönüşüm alanlarımızdan bir tanesi, önümüzdeki dönem için konuşuyorum, bu doğurganlık hızındaki yavaşlamayı tersine çevirecek birtakım politika, uygulama ve tedbirler üzerinde olacak. Zaten yakın dönemde buna ilişkin birtakım adımlar attığımızı göreceksiniz." ifadelerini kullandı.
"Türkiye ekonomisinde kırılganlıkları azalttık"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'de uyguladıkları dezenflasyon programının sürdürülebilir yüksek büyüme ve gelirin daha adil dağılımını amaçladığının altını çizerek, bu süreçte fiyat istikrarının, mali disiplinin, sürdürülebilir cari açığın, kurun istikrarlı olmasının, yapısal dönüşümün öneminden bahsetti.
Programı 1,5 yıldır uyguladıklarını dile getiren Şimşek, "Biz şuna inanıyoruz, Türkiye ekonomisinde kırılganlıkları azalttık, makro finansal istikrarı sağladık. Başladığımız noktaya göre Türkiye ekonomisi daha az kırılgan, makro finansal istikrar daha güçlü. Bütçe disiplinini deprem yaralarını sardığımız bir dönemde tesis ediyoruz. Dezenflasyon başladı, reel ekonomi etkilendi ama şu ana kadar dayanıklı. İstihdam artışı var." diye konuştu.
Şimşek, 2025'te yapısal dönüşümü ve dezenflasyonu hızlandıracaklarını söyledi. Cari açıktaki düşüşe işaret eden Şimşek, bunun daha az borç alınacağı anlamına geldiğini, 2025'te cari açıktaki düşüşün devam edeceğini, Türkiye'nin brüt dış finansman ihtiyacının azaldığını, net rezervlerin 100 milyar dolardan fazla arttığını, Türkiye'nin rezerv yeterliliğini sağladığını anlattı.
Şimşek, "Türkiye'nin dış finansmana erişim sorunu kalmadı. Yani özel sektör olarak, bankacılık sektörü olarak 100 dolar borç ödediğinizde istiyorsanız daha fazlasını bulma noktasında sorununuz kalmadı. Daha önce vardı, şimdi kalmadı. Hatta bunun maliyeti düştü. Türkiye'nin kredi risk primi düştü. CDS'lerdeki düşüş sayesinde önümüzdeki 5 yıllık dönem için her sene 7 milyar dolar dış borç maliyetlerinde tasarruf sağladık. CDS'leri 200'ün altına çektiğimizde tasarruf daha da artacak. Programın çıktıları teorik değil, gerçekten sonuç alıyoruz ve bu yansıyor." ifadelerini kullandı.
"TL'ye güven kazandırmadan bu program zaten başarılı olamazdı"
Bakan Şimşek, KKM'de geçen yıl ağustostaki zirvesine göre 110 milyar doları aşkın düşüş olduğunu, bir belirsizlik kaynağı olan KKM'den çıkarak geleceğe ilişkin riskleri daha yönetilebilir noktaya çektiklerini söyledi.
TL'ye güvenin arttığını dile getiren Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"TL'ye güven kazandırmadan bu program zaten başarılı olamazdı. Bakın Türk lirasının toplam mevduattaki payı yüzde 30 civarından neredeyse yüzde 60 civarına çıktı. Bu önemli, çünkü kur riski bütün ülke, reel sektör ve kamu için önemli. Bunun yönetilmesi lazım. Bu programın bir karşılığı olmasaydı, uygulamada karşılığı olmasaydı neden bize benzer ülkelere göre risk primimiz 10-15 kat daha fazla düşsün ki? Dolayısıyla gerçekten bu programa sizin de güvenmenizi ve inanmanızı istiyoruz."
Şimşek, programın kısa vadeli etkileri olsa da peyderpey yönetmeleri gereken bir sorun setinin bulunduğunu, burada bir önceliklendirmeye gittiklerini, belirli alandaki kazanımların diğer alanlarda da başarı getireceğini vurgulayarak, kredi notu 2024'te üç ayrı derecelendirme kuruluşu tarafından iki kademe artırılan tek ülkenin Türkiye olduğunun altını çizdi.
"Bütçe disiplinini tesis ederek faiz yükünü aşağı çektik"
Bakan Şimşek, bütçe disiplinini tesis ederek faiz yükünü aşağı çektiklerini ve buradan oluşan alanlarla vatandaşa daha fazla hizmet verdiklerini söyledi.
Geçen yıl bütçe açığına karşı tedbir almak zorunda kaldıklarını dile getiren Şimşek, "Bu tedbirleri aldık ve geçen sene bütçe açığını yüzde 5,2 ile sınırladık. Onun 3,2'si de deprem. Tedbir almasaydık çok daha farklı olurdu." diye konuştu.
Bütçe açığının düşürülmesine ilişkin alınan tedbirlerden bahseden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu programın yükünü kim taşıyor? 'Programın yükünü vatandaşa yansıttınız' diyorlar. Aslında vergide adaleti sağlamak için çok tedbir aldık ama herhalde iyi iletişim kuramıyoruz. Bakın geçen sene kurumlar vergisini artırdık. Çok uluslu şirketlere asgari yüzde 15 kurumlar vergisi getirdik. Yurt içinde asgari kurumlar vergisini yüzde 10'a getirdik. Çünkü teşvik alarak yıllarca ne kadar kar elde ederse etsin hiç vergi vermeyen müesseseler vardı. 'Bundan sonra her halükarda karından yüzde 10 vergi vereceksin' dedik. Yap-işlet-devret modeli gibi veya kamu özel işbirliği projelerinde kurumlar vergisini yüzde 30'a çıkarttık. Yani imalat sanayisinde, ihracatta yüzde 20 civarında tutarken, bize 'farklılaştırın' diyorsunuz ya. Bu çok çarpıcı bir farklılaştırma. Finans sektörünün kurumlar vergisini yüzde 30'a çıkarttık. Yeter ki üretim, ihracat yapın, size yüzde 50 daha fazla avantaj."
Şimşek, mevduat faizi ve fonlardan elde edilen gelirlerde vergileri artırdıklarını ve bunun benzeri birçok adım attıklarını söyledi.
"2025'te büyük mükellef incelemelerini ve sektörel saha denetimlerini önceliklendireceğiz"
Bakan Şimşek, kayıt dışılıkla mücadelede yaptıkları çalışmalardan bahsederek, hasılat tespiti ve izaha davet gibi müesseseleri güçlendirdiklerini, özel usulsüzlük cezalarında artışa gittiklerini, uzlaşmada vergi asıllarını kapsam dışına çıkarttıklarını, kayıt dışı istihdamda cezaları artırdıklarını anlattı.
Büyük mükelleflerin incelenmesini önceliklendirdiklerinin altını çizen Şimşek, "Özellikle yıllardır zarar beyan eden firmaların incelenmesini önceliklendirdik. Fahiş fiyat artışlarının olduğu sektörlerde mutlaka daha çok kar vardır diye denetimleri artırdık. 2025'te önceliklerimiz yine büyük mükellef incelemeleri, sektörel saha denetimleri, sektörel karlılık oranlarından hareketle beyanı düşük kalan mükellefler. Bu konuları önceliklendireceğiz." şeklinde konuştu.
"Ekonominin geneline ilişkin kötümser olmak için sebep yok"
Hizmet sektöründe büyümenin güçlü olduğuna işaret eden Şimşek, tarım ve deprem üzerinden inşaat sektörünün de güçlü olduğunu dile getirdi.
İmalat sanayisinde geçici, sınırlı daralma bulunduğunu hatırlatan Şimşek, onun da son aylarda toparlanmaya başladığını aktardı.
Şimşek, Satınalma Yöneticileri Endeksi'ne (PMI) bakıldığında orada da bir toparlanma olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Genel olarak şu an, reel kesim güven endeksi, kapasite kullanım oranları, PMI, nereye bakarsanız bakın son birkaç aydır iyileşme başladı. İstihdam en önemli, en kritik gösterge bizim için. 2005'ten bu yana yıllık ortalama 680 bin civarında kişiye her sene ortalama istihdam sağlamışız. Bu programın (OVP) uygulandığı son 1 yılda 1 milyon kişiye ilave istihdam sağlamışız. Dolayısıyla evet, imalat sanayinin belli alanlarında sıkıntıların olduğunun farkındayız ama ekonominin geneline ilişkin kötümser olmak için sebep yok, orada iç talep üzerinden ekonomik aktivite nispeten yavaşlasa da güçlü kalmaya devam etti.
İşsizlik oranları yüzde 8,8 gibi, 2010'lu yıllardan bu yana en düşük düzeydeyiz. 'Rekabet gücünü kaybettik.' korkuları var. Bakın AB'nin milli geliri artarken, ithalatı azalmış. Bu dönemde Türkiye'nin AB'ye ihracatında bir azalma olmuş mu? Hayır, tam tersine... Avrupalıların bizden aldığı malın toplam ithalatlarına oranı yüzde 3,3'ten, önce yüzde 3,8'e, şimdi de yüzde 4 civarına çıkmış. Dolayısıyla yaşadığımız bazı sıkıntıları, rekabet gücüne bağlamaktan çok, küresel gelişmeleri dikkate almamızda fayda var."
"İhracat en büyük önceliğimiz olmaya devam edecek"
İhracatın en büyük öncelik olmaya devam edeceğini dile getiren Şimşek, "İhracat satış bedel yükümlülüğünü yüzde 70'ten yüzde 30'a indirdik, imkan olursa indireceğiz." dedi.
Reeskont Kredisi, Eximbank sermayesi gibi alanlarda yaptıkları iyileştirmeler hakkında katılımcılara bilgi veren Şimşek, söyledikleri ile uyumlu hareket ettiklerini söyledi.
Şimşek, "Önceliğimiz üretim ve üretilenden de bir kısmının ihraç edilmesi. Geçen sene 573 milyar lira reeskont kredisi kullanıldı. 2025 bütçesinde asgari ücretin vergi dışı bırakılmasının bize maliyeti 853 milyar lira ama istihdamı destekliyoruz ve istihdam bizim için önemli." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye iyi gidiyor, kötümser olmanız için hiçbir sebep yok"
Türkiye'nin savunma sanayisinde aldığı yol ve yaptığı çalışmalar, küresel ölçekteki başarısı hakkında bilgi veren Şimşek, diğer odak sektörler, bu sektörlerde yürütülen çalışmalara değindi.
Şimşek, "Bizim çevremizde maalesef arzulamadığımız savaşlar ve yıkımlar var, bunlar durduğu gün Türkiye en avantajlı ülke. Çevremizde istikrar ve refah artışı olsa en çok nemalanacak ülke biziz. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye iyi gidiyor, bu olumsuzluklar biterse ilave fırsatlar var. Kötümser olmanız için hiçbir sebep yok." ifadelerini kullandı.
Kısa vadeli bakmamak gerektiğinin altını çizen Şimşek, uzun vadeli perspektifle bakıldığında Türkiye'nin muazzam bir avantajı bulunduğunu dile getirdi.
Bakan Şimşek, "Finansmana erişim 2025'te iyileşecek, daha iyi olacak. KOBİ'lerin aylık kredi büyümesini yukarı çektik, yüzde 2,5'e çıkardık çünkü KOBİ'ler ekonominin omurgasını oluşturuyor. (İş dünyasına) Vergi mevzuatının basitleştirilmesi, hayatınızın kolaylaştırılması konusunda sizinle birlikte çalışmak için hazırız ama kayıt dışılıkla mücadele konusunda amansız bir döneme giriyoruz çünkü yeni vergilerden çok, kazandığı halde vergi vermeyenlerin üzerine gideceğiz. Kazanıyorsa bir kısmını elbette vergi olarak versin." diye konuştu.
Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberleri, önemli gündem yazıları, siyaset, Kültür sanat'tan Dünya haberlerine bütün konuların tek adresi www.gazetesivilinisiyatif.com'da.
© Copyright Uluslararası Sivil İnsiyatif Gazetesi | Tüm Hakları Saklıdır. |